Tüm karmaşıklığıyla dünya
Bugün yapay zekanın sağladığı ödüllerden çoğunlukla Oxford İnternet Enstitüsü’nün “Compute North” adını verdiği birkaç ülke yararlanıyor. ABD, İngiltere, Fransa, Kanada ve Çin gibi bu ülkeler, araştırma ve geliştirmeye hakim olmuş ve temel modelleri eğitebilecek son teknoloji ürünü yapay zeka altyapısı oluşturmuşlardır. Bu ülkeler dünyanın en iyi üniversitelerinin ve büyük teknoloji şirketlerinin çoğuna ev sahipliği yaptığından bu durum sürpriz olmamalı.
Ancak bu inovasyon yoğunlaşmasının, bu baskın ülkelerin dışında yaşayan ve farklı kültürel geçmişlere sahip milyarlarca insan için bir bedeli var.
Büyük dil modelleri (LLM’ler) bu eşitsizliğin açıklayıcı örneğidir. Araştırmacılar, en popüler çok dilli LLM’lerin çoğunun İngilizce, Çince ve bir avuç diğer (çoğunlukla) Avrupa dili dışındaki dillerde kötü performans gösterdiğini göstermiştir. Ancak günümüzde çoğu Afrika, Asya ve Güney Amerika’daki topluluklarda olmak üzere yaklaşık 6.000 dil konuşulmaktadır. Yalnızca Arapça neredeyse 400 milyon kişi tarafından konuşuluyor ve Hintçe’nin dünya çapında 575 milyon konuşmacısı var.
Örneğin LLaMA 2, LM-Evaluation-Harness çerçevesi kullanılarak ölçüldüğünde İngilizce’de Arapça’ya kıyasla %50’ye kadar daha iyi performans gösteriyor. Bu arada, MBZUAI tarafından ortak geliştirilen bir LLM olan Jais, Arapça’da LLaMA 2’yi aşıyor ve Meta’nın İngilizce modeliyle karşılaştırılabilir (aşağıdaki tabloya bakın).
Grafik, herkes için işe yarayan yapay zeka uygulamaları geliştirmenin tek yolunun, Compute North dışında, dünya çapındaki binlerce dil topluluğu için tasarlanmış araçlar oluşturmaya tutarlı ve bilinçli bir şekilde yatırım yapan yeni kurumlar oluşturmak olduğunu gösteriyor.
Yenilik ortamları
Yeni kurumlar tasarlamanın bir yolu, tarihi incelemek ve yapay zeka araştırmalarındaki günümüzün ağırlık merkezlerinin onlarca yıl önce nasıl ortaya çıktığını anlamaktır. Silikon Vadisi, küresel teknolojik inovasyonun merkezi olarak ün kazanmadan önce Santa Clara Vadisi olarak adlandırılıyordu ve kuru erik çiftlikleriyle tanınıyordu. Ancak asıl katalizör, elektrik mühendisliği eğitimi için dünyanın en iyi yerlerinden biri olarak ün kazanan Stanford Üniversitesi’ydi. Yıllar geçtikçe, hibeler ve odaklanmış araştırmalar yoluyla hükümet öncülüğündeki yatırımların bir araya gelmesiyle üniversite, bilişimi geliştiren ve bir girişimcilik kültürü yaratan sayısız icat doğurdu. Sonuçlar ortada: Stanford mezunları Alphabet, NVIDIA, Netflix ve PayPal gibi şirketleri kurdu.
Bugün, MBZUAI’nin Santa Clara Vadisi’ndeki öncülü gibi, bir üniversite merkezli yeni bir teknoloji merkezi kurma fırsatımız var.
İşte bu yüzden dünyanın tamamen yapay zekaya odaklanan ilk araştırma üniversitesi olan MBZUAI’ye katılmayı seçtim. MBZUAI’nin Doğu ve Batı’nın coğrafi kavşak noktasındaki konumundan dolayı amacımız dünyanın dört bir yanından en parlak beyinleri çekmek ve onları yapay zeka araştırma ve geliştirmesinin sınırlarını zorlamak için ihtiyaç duydukları araçlarla donatmaktır.
Kaynak: https://www.technologyreview.com/2024/10/29/1106130/cultivating-the-next-generation-of-ai-innovators-in-a-global-tech-hub/