Hükümetin kararına anında verilecek tepkiler öngörülebilirdi. Bazı çevre kuruluşları selamladı Duyuru, ABD’nin küresel iklim taahhütlerini yerine getirmesine yardımcı olabileceğini öne sürerek çok ihtiyaç duyulan bir rota düzeltmesi olarak görülüyor. Sanayi ticaret grupları da karara saldırdı. Bunun, sera gazı emisyonlarını azaltmanın ters etki yaratan bir yolu olduğu ve jeopolitik istikrarsızlığın arttığı bir dönemde ülkenin enerji güvenliğini zayıflatacağı konusunda ısrar ediyorlar.
Kim haklı? Yanlış soruyu sorduğumuz ortaya çıktı.
Önemli olan, ürünün en büyük ihracatçısı olan ABD’den ayrılan, LNG ile dolu herhangi bir kargo gemisiyle ilişkili mutlak emisyonlar değildir. Aksine, yakıt ihraç edildiğinde net iklim etkisi, yakıtın ithalatçı ülkede yerine ne konulduğuna ve gerçekçi alternatiflerin daha fazla veya daha az sera gazı üretip üretmediğine bağlıdır.
Şunu düşünün: Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı tetiklendi dramatik büyüme ABD’nin Avrupa’ya LNG ihracatında. Bu gaz öncelikle elektrik sektöründe ışıkları ve ısıyı açık tutmak için kullanıldı. Rusya’nın saldırganlığını görmediği paralel bir evrende olası senaryo, Avrupa’nın Rusya’dan gaz almaya devam etmesi olabilir. Yine de kanıt gösterileriRusya doğal gazı, ABD doğal gaz tedarik zinciriyle karşılaştırıldığında daha yüksek metan emisyonlarıyla ilişkilidir. Bunun temel nedeni, Rusya’nın büyük miktarlarda güçlü sera gazının atmosfere kaçmasına izin veren, özellikle sızdıran doğal gaz altyapısıdır. Bu bağlamda, borularla taşınan Rus gazının ABD LNG’si ile değiştirilmesi, yakıtın okyanus üzerinden taşınmasından kaynaklanan ek emisyonlara rağmen muhtemelen genel karbon emisyonlarını azaltmıştır.
Veya başka bir örnek verelim: ABD’nin Hindistan’a LNG ihracatı ilk olarak aşağıdaki gibi uygulamalar için kullanılıyor: gübre imalatı veya ağır sanayi ve ancak o zaman enerji sektöründe. Bunun nedeni güneş enerjisinin Hindistan’daki en ucuz enerji üretim şekli olmasıdır. Ayrıca, kısmen sektöre verilen sübvansiyonlar sayesinde, elektrik üretiminin büyük bir kısmını kömür santralleri üretiyor.
Bütün bunlar göz önüne alındığında, Hindistan’da yüksek fiyatlı LNG ithalatının kömürle rekabet edebileceği veya düşük karbonlu yenilenebilir kaynakları dışarıda bırakabileceği bir senaryo yok. Yani burada da yakıtın enerji sektöründen kaynaklanan genel emisyonları artırmaması neredeyse kesin.
Bunların hiçbiri ABD LNG’sinin dünya çapındaki emisyonları her zaman azalttığı anlamına gelmiyor. Aslında yukarıdaki örneklerin asıl amacı, yakıtın iklim üzerindeki etkisinin çeşitli faktörlere bağlı olduğu ve ülke bazında değerlendirilmesi gerektiğidir. Buna ek olarak, ABD LNG’sinin emisyonları net olarak azaltıp azaltmaması, ülkeler karbonsuzlaştıkça zamanla değişebilir.
ABD LNG ihracatının uzun vadeli etkisi ve bu ihracatın küresel iklim anlaşmalarıyla uyumlu olup olmadığı (veya hangi senaryolar altında) konusunda meşru bir tartışma var.
Geçtiğimiz on yılda, doğal gazın emisyonları azaltmaya yardımcı olmasının ana yolu, daha kirli kömür yakan enerji santrallerinin değiştirilmesiydi. Ancak yakıtın ne kadar daha uzun süre yardımcı olmaya devam edebileceği emisyonlarımıza ve ısınma gidişatımıza bağlı.
Kaynak: https://www.technologyreview.com/2024/02/06/1087728/we-are-having-the-wrong-debate-about-bidens-decision-on-liquefied-natural-gas/