Hayal edin, eğer Will, gözlerinde bir parıltıyla ve görünmez mürekkeple yazılmış gibi görünen belirsiz bir planla size yaklaşan bir müteahhit. “İnan bana” diyorlar, “Üç ay boyunca senin evinde çalışacağım. Paranın yüzde 30’unu sıhhi tesisata, yüzde 30’unu çerçeveleme ve duvar ve çatı inşasına, yüzde 10’unu elektrik işlerine ve geri kalanını da boya ve benzeri şeylere harcayacağım. Evin sonuna kadar yaşanabilir hale gelip gelmeyeceğini sorduğunuzda omuz silkiyorlar. “Kim bilir? Ama yolculuk heyecan verici değil mi?”
Bu o kadar saçma bir senaryo ki, henüz kurulmamış ön kapınızdan müteahhitle gülüp geçeceksiniz. Ancak bu örnek, birçok startup kurucusunun potansiyel yatırımcılara yaptığı sunuma ürkütücü derecede benziyor. Araştırmam, kurucuların yarısından fazlasının düzgün bir “fon kullanımı” slaydına sahip olmadığını gösteriyor. Bu harika değil. Kurucular, daha iyisini yapabilirsiniz.
Bir ev inşa ederken elbette bir plan, bir zaman çizelgesi ve gelecekteki evinizin nasıl görüneceğine dair net bir resim talep edersiniz. Tek planı “kanatlamak” olan bir müteahhitle yetinemezsiniz. Ancak startup dünyasında kurucular genellikle yatırımcıların belirsizliklerle örülmüş bir hayali benimsemesini bekler.
Tıpkı ev sahipleri gibi yatırımcılar da paralarını hiçbir yere varmayan bir vakfa dökmek istemiyorlar. İnşaat süresinin sonunda sadece ayakta duran değil, aynı zamanda ister oturulsun ister satılsın bir sonraki aşamaya hazır olan bir “ev”e yatırım yapmak istiyorlar.
Bir startup için “bitmiş ev” tuğlalar, harçlar ve havalı USB güç prizlerinden ibaret değildir; kilometre taşları ve başarılarla inşa edilmiştir.
Girişim herhangi bir patent başvurusunda bulunacak mı? Kaç müşteri çekecek? Hangi gelir rakamlarıyla övünecek? Bunlar yatırımcıların startup evinde bulmak istediği “odalar” ve “demirbaşlar”. Bu kilometre taşları, yatırımcıların girişimin bir sonraki fonlama turu için beklentileriyle örtüşürse, girişimin başarılı bir bağış toplama şansı oldukça yüksek.
Ev benzetmesi birden fazla şekilde işe yarar: Hatalar olur ve tamamen yanlış olan tahminler oldukça yaygındır. Hiç kimse bir yüklenicinin geleceği mutlak bir kesinlikle tahmin etmesini beklemez; Hava koşullarındaki gecikmeler, tedarik sorunları ve diğer öngörülemeyen olaylar her zaman işleri aksatabilir. Ancak iyi bir yüklenicinin bir planı, programı ve acil durum önlemleri olmalıdır.
Yeni girişimler söz konusu olduğunda, planlara bakmak ve bunlara açıklık getirmek, “durum tespiti yapmak” olarak adlandırılan şeydir. Startup kurucuları her piyasa dalgalanmasını veya zorluğunu öngöremezler ancak hedeflerini, stratejilerini ve potansiyel engelleri nasıl aşmayı planladıklarını ana hatlarıyla belirtebilirler ve yapmalıdırlar. Bu plan onların başarı planıdır ve plan en azından yapılabilir düzeyde olmalıdır.
Bak, anladım. Kurucular, belki de başarısızlık veya eleştiri korkusu nedeniyle ayrıntılı planlar sunmaktan çekinebilirler. Belki de bu onların ilk girişimidir. Ya da belki onların geleceğinde bilinmeyene dair devasa boşluklar vardır. Sorun değil, mantıklı ama bunun için nasıl plan yapacağınızı da bildiğinizi gösterin.
Bir startup kurma yolculuğu, tıpkı bir rüya evinin inşası gibi, beklenmedik sürprizlerle ve dönüşlerle dolu bir maceradır. Evini damızlıklara götüren herkes, bir noktada harap olmuş bir oturma odasının ortasında oturmuş, başka bir viraj geldiğinde gözlerini hıçkırarak ağlıyor. Başlangıç hayatı budur: Darbelere göğüs gerersiniz.
Ancak bir plana ihtiyacınız var ve bu planı sunumunuzun bir parçası olarak sunabilmeniz gerekiyor. Kimse sana bir kamyonet, boş bir çek ve en yakın Lowe’a yol tarifi vermeyecek. “Fon kullanımınızı” belirlemeniz gerekiyor.
Kaynak: https://techcrunch.com/2024/02/19/building-a-startup-is-like-building-a-house/
Web sitemizde ziyaretçilerimize daha iyi hizmet sağlayabilmek adına bazı çerezler kullanıyoruz. Web sitemizi kullanmaya devam ederseniz çerezleri kabul etmiş sayılırsınız.
Gizlilik Politikası