Araştırma için Stanford Üniversitesi’nden Michael Snyder ve meslektaşları, tamamı Kaliforniya’da yaşayan, yaşları 25 ile 75 arasında değişen 108 gönüllüden büyük miktarda biyolojik veri topladı. Yaklaşımları mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak ve daha sonra yaşa bağlı kalıpları aramaktı.
Bu yaklaşım, yaşın 40 yaşındakiler üzerindeki etkileri de dahil olmak üzere bazı şaşırtıcı açıklamalara yol açabilir (bu hafta öğrendiğimde dehşete düştüğüm kişilerin genellikle “orta yaşlı” olarak değerlendirildiği). Yaşlanmayla ilgili bazı büyük soruları yanıtlamamıza ve hatta potansiyel olarak sürecin en hoş olmayan yönlerini ortadan kaldıracak ilaçları bulmamıza yardımcı olabilir.
Ama göründüğü kadar basit değil. Ve orta yaş, sağlığınız açısından uçurumdan düşmeyi gerektirmez. Nedenini araştıralım.
İlk olarak, çalışma, dergide yayınlandı Doğanın Yaşlanması 14 Ağustos’ta Snyder ve meslektaşları gönüllüleri hakkında gen ifadesi, proteinler, metabolitler ve diğer çeşitli kimyasal belirteçler de dahil olmak üzere gerçek bir veri hazinesi topladılar. Ekip ayrıca orada yaşıyor olabilecek mikrobiyal topluluklar hakkında fikir edinmek için gönüllülerin derisinden, dışkısından, ağızlarından ve burunlarından da örnek aldı.
Her gönüllü, ortalama 1,7 yıl boyunca her birkaç ayda bir bu örnekleri verdi ve ekip, 135.000’den fazla biyolojik özelliği içeren toplam 5.405 örnek elde etti. Snyder, “Amaç insanların sağlığının tam bir resmini elde etmektir” diyor.
Kendisi ve meslektaşları verileri analiz ettiğinde, ölçülen moleküllerin ve mikropların yaklaşık %7’sinin zaman içinde kademeli olarak doğrusal bir şekilde değiştiğini buldular. Öte yandan bunların %81’i belirli yaşam evrelerinde değişti. Özellikle önemli olan iki tane var gibi görünüyor: biri 44 yaş civarında, diğeri ise 60 yaş civarında.
60 yaşındaki bazı dramatik değişikliklerin böbrek ve kalp fonksiyonlarıyla ve atardamarları daraltan ateroskleroz gibi hastalıklarla bağlantılı olduğu görülüyor. Yaşlandıkça kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskimizin önemli ölçüde arttığı göz önüne alındığında bu mantıklıdır; 40 ila 59 yaş arasındaki kişilerin yaklaşık %40’ında bu tür rahatsızlıklar vardır ve bu rakam 60 ila 79 yaş arasındaki kişilerde %75’e yükselir. .
Kaynak: https://www.technologyreview.com/2024/08/15/1096799/aging-hits-us-in-our-40s-and-60s/